Tasarrufun iptali davası, bir alacaklının borçluya karşı yapmış olduğu icra takibi neticesinde alacağını tahsil edememesi durumunda, borçlunun üçüncü kişilerle yaptığı mal kaçırıp alacaklıyı zarara düşürmek kastıyla  son 5 yılda yapmış olduğu   tasarruf işlemlerinin geçersizliğini sağlamak amacıyla açılan davalardır.  Bu dava sonunda alınacak karar ile hukuki işleme konu mal  3. Kişi elindeyken cebri icra yoluyla satılabilir ve mal bedelinden artan kısım  3. Kişiye geri  verilir.

Tasarrufun iptali davası ,İcra İflas Kanunu’nun 277.  ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.

Madde 277 –

‘’İptal davasından maksat 278, 279 ve 280 inci maddelerde yazılı tasarrufların butlanına hükmettirmektir. Bu davayı aşağıdaki şahıslar açabilirler:

1 – Elinde muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan her alacaklı,

2 – İflas idaresi yahut 245 inci maddede ve 255 inci maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı hallerde alacaklıların kendileri.’’

Tasarrufun iptali davasının “kimler tarafından” açılabileceği,  maddede düzenlenmiştir. Bu durumda;

  • İcra takibi ile alacağını tahsil edemeyen borçlu hakkında aciz vesikası alan alacaklı,
  • Alacaklının mirasçısı konumunda bulunan kişiler
  • İflas daireleri
  • İcra İflas Kanunu Madde 245 ’de belirtilen bizzat alacaklılar

tarafından tasarrufun iptali davası açılabilir.

Tasarrufun iptali iptali davasının “kimlere karşı  ” açılabileceği ise yine İcra İflas Kanunu’nun 282. Maddesinde düzenlenmiştir.

Madde 282 –

‘’İcra ve iflas Kanununun 11 inci babındaki iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Bunlardan başka, kötü niyet sahibi üçüncü şahıslar aleyhine de iptal davası açılabilir. İptal davası iyi niyetli üçüncü şahısların haklarını ihlal etmez.’’

Madde de görüleceği üzere tasarrufun iptali davaların da davalı;

  • Borçlu,
  • Borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kişiler ile ,
  • Bu kişilerin mirasçılarıdır.

Ancak borçlu ile hukuki muamelede bulunan kişi, eğer tasarrufa konu olan şeyi bir başkasına devretmişse, burada bahsi geçen bu 3. kişi de kötü niyetliyse tasarrufun iptali davası anılan madde gereği ona karşı da yöneltilebilir.

Kısaca Tasarrufun iptali davası; Alacağını icra takibi yoluyla borçludan tahsil edemeyen alacaklının, borçlunun son 5 yıl içerisinde gayrimenkul veya menkul mallarına ilişkin mal kaçırmak amacı ile yapmış olduğu tasarruflarını iptal etmek amacıyla açılır. Yani Tasarrufun iptali davasında amaç yapılan hukuki işlemin geçersizliğine hükmedilmesini sağlamaktır.

Tasarrufun İptali Davasının Şartları

Borçlu aleyhine yapılan icra takibi kesinleşmiş  olmalıdır.

  • Alacaklının elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunmalıdır.
  • Hukuki işlemin(tasarrufun) borcun doğmasından sonra yapılmış olması gerekir
  • Taraflar arasında gerçek bir borç ilişkisi olması gerekir
  • Davalı 3. Kişinin kötü niyetli olması gerekir
  • Dava tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren 5 yıl içinde açılmış olmalıdır.

Tasarrufun iptali davası açılabilmesi için öncelikle taraflar arasında gerçek bir borç ilişkisinin kurulmuş olması gerekir. Bu borç ilişkisi doğrultusunda  alacaklı tarafından borçlu aleyhine dava tarihinden önce ya da dava sırasında  bir icra takibi yapılmalı ve bu icra takibi kesinleştirilmelidir.

Yapılan icra takibine borçlu tarafından itiraz edilmiş ve takip durdurulmuşsa veya borçluya ödeme emri hiç tebliğ edilmemişse, yani ortada usulüne uygun yapılmış ve kesinleşmiş bir icra takibi yoksa bu durumda alacaklı tarafından tasarrufun iptali davası açılamaz.

Borçlu tarafından ödeme emrine itiraz edilerek takibin durdurulması durumunda; tasarrufun iptali davasına bakan mahkemenin itirazın iptali ya da kaldırılması davasını  “bekletici mesele” yaparak davanın kesinleşmesini beklemesi gerekmektedir.

Yine diğer bir şart davacının (alacaklının elinde) borçluya ait geçici veya kesin aciz belgesinin bulunmasıdır. Kesin aciz vesikası İcra ve İflas Kanunun da düzenlenmiştir.

Kesin aciz vesikası; borçlunun haczedilen mallarının paraya çevrilmesi sonucunda alacaklının alacağını kısmen ya da tamamen alamaması durumunda verilen bir belgedir. Ayrıca borçlunun hacze kabil malının bulunmadığını gösteren tutanak da kesin aciz vesikası hükmündedir.

Geçici aciz vesikası ise yine İcra İflas Kanunu’nun  105-2. Maddesin’de düzenlenmiştir. Borçluya ait bulunan ve haczedilen mallarının icra müdürlüğü tarafından  yapılan kıymet taktiri sonucunda belirlenen değerleri borçlunun borcunu karşılamaya yetmediğini  gösterir  haciz tutanağı da geçici aciz vesikası olarak kabul edilmektedir.

Davanın açılması  sırasında aciz belgesinin ibraz edilmesi zorunlu değildir. Davacı tasarrufun iptali davasını açtıktan sonra temyiz aşamasına kadar  davanın her aşamasında aciz belgesini dosyaya sunabilir.

Davacı tarafından dava açılışı sırasında dosyaya geçici aciz belgesi sunulmuşsa daha sonra kesin aciz belgesinin de sunulması gerekir.

Tasarrufun iptali davası açılabilmesi için  bir diğer şart ise iptali talep edilen hukuki işlemin , icra takibi konusu edilen borcun doğum tarihinden sonra yapılması gerekir. Yargıtay tarafından bu durum dava ön şartı olarak kabul edilmiş olup davalı tarafından bu itiraz ileri sürülmemiş olsa bile hakim tarafından resen araştırılır.

Ayrıca davalı olarak gösterilen  üçüncü kişinin bu hukuki işlemde kötü  niyetli olması  gerekir. Yani üçüncü kişinin, borçlunun mal kaçırmak amacı ile bu hukuki işlemi  yaptığını bilmesi ya da bilecek durumda olması gerekir. Eğer üçüncü kişi iyi niyetli ise bu durumda davacı alacaklı tarafından açılan tasarrufun iptali davasının reddedilmesi gerekir.

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARINDA GÖREVLİ MAHKEME

Tasarrufun iptali davalarında görevli mahkeme “Asliye Hukuk Mahkemesi’’dir.

Ancak ortada bir istihkak davası varsa ve  tasarrufun iptali davası, istihkak davasına karşı, karşı dava olarak açılırsa, bu durumda  görevli mahkeme  Asliye Hukuk Mahkemeleri değil İcra mahkemeleridir.

 

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARINDA YETKİLİ MAHKEME

Tasarrufun iptali davalarında yetkili mahkeme Hukuk Muhakemeleri Kanun’un genel yetki  hükümlerine göre belirlenir.

Madde 6 –  Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.

Madde 7-  Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir.

Tasarrufun iptali davalarında  genel yetkili mahkeme kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere;

Borçlu ya da üçüncü kişinin ikametgahının bulunduğu yer mahkemesidir.

Tasarrufun İptali davasının konusunu  bir taşınmaz oluşturuyorsa bu durumda  yetkili mahkemenin neresi olduğu konusu önemlidir. Hukuk Muhakemeleri  Kanunu’nun  12. Maddesi gereği , taşınmazın aynından doğan davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili mahkemedir. Ancak tasarrufun iptali davaları  taşınmazın aynından doğan bir dava olmadığı için, bu durumda yetkili mahkeme  taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi  değil borçlu ya da üçüncü kişinin ikametinin bulunduğu yer mahkemesidir.

 

İVAZSIZ (KARŞILIKSIZ) TASARRUFLARIN BUTLANI

Madde 278 –

‘’Mütat hediyeler müstesna olmak üzere, hacizden veya haczedilecek mal bulunmaması sebebiyle acizden yahut iflasın açılmasından haczin veya aciz vesikası verilmesinin sebebi olan yahut masaya kabul olunan alacaklardan en eskisinin tesis edilmiş olduğu tarihe kadar geriye doğru olan müddet içinde yapılan bütün bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar batıldır.’’

‘’Ancak, bu müddet haciz veya aciz yahut iflastan evvelki iki seneyi geçemez.’’

‘’Aşağıdaki tasarruflar bağışlama gibidir.

  1. Karı ve koca ile usul ve füru, sıhren üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) hısımlar, evlat edinenle evlatlık arasında yapılan ivazlı tasarruflar,
  2. Akdin yapıldığı sırada, kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler,
  3. Borçlunun kendisine yahut üçüncü bir şahıs menfaatine kaydı hayat şartiyle irat ve intifa hakkı tesis ettiği akitler ve ölünceye kadar bakma akitleri,’’

Madde gereğince  bir ivazsız tasarrufun iptal edilebilmesi için, öncelikle; tasarrufun, “haciz” tarihinden veya  haciz edilecek malın bulunmadığı tespit edilmişse veya haczedilen malların yapılan kıymet taktiri sonucunda , borcu karşılamayacağı anlaşılmışsa veya bu  malların satış bedeli, alacaklının alacağına tamamen yetmemişse  “aciz” tarihinden veya “iflâsın açılması” tarihinden, geriye doğru iki sene içinde yapılmış olması gerekir.

 

ACİZDEN DOLAYI BUTLAN

Madde 279 – ‘’Aşağıdaki tasarruflar borcunu ödemeyen bir borçlu tarafından hacizden veya mal bulunmaması sebebiyle acizden yahut iflasın açılmasından evvelki bir sene içinde yapılmışsa yine batıldır:

1 – Borçlunun teminat göstermeği evvelce taahhüt etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere borçlu tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan rehinler;

2 – Para veya mutat ödeme vasıtalarından gayrı bir suretle yapılan ödemeler;

3 – Vadesi gelmemiş borç için yapılan ödemeler.

4 –  Kişisel hakların kuvvetlendirilmesi için tapuya verilen şerhler.

‘’Bu tasarruflardan istifade eden kimse borçlunun hal ve vaziyetini bilmediğini ispat eylerse iptal davası dinlenmez.’’

Kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere borçlu tarafından aşağıdaki işlemler; hacizden aciz halinin tespitinden veya iflasın açılmasından önceki  ki 1 yıl içinde yapılmışsa geçersizdir.

  • Borçlu tarafından borcun temini için yapılan rehinler
  • Borçlu tarafından para ve alışılmış ödeme vasıtalarından başka bir vasıtayla yapılmış bulunan ödemeler
  • Borçlu tarafından Vadesi gelmemiş bir borç için yapılan ödemeler
  • Borçlu tarafından Kişisel hakları kuvvetlendirmek için tapuya verilen şerhler (Arsa payı karşılığı inşaat. Alım, geri alım ve ön alım hakları Taşınmaz satış vaadi.)

 

ZARAR VERME KASTINDAN DOLAYI İPTAL

Madde 280 –

‘’Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya iflas yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır.’’

‘’Üçüncü şahıs, borçlunun karı veya kocası, usul veya füruu ile üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve sıhri hısımları, evlat edineni veya evlatlığı ise borçlunun birinci fıkrada beyan olunan durumunu bildiği farz olunur. Bunun hilafını üçüncü şahıs, ancak 279 uncu maddenin son fıkrasına göre isbat edebilir.’’

‘’Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiği kabul olunur. Bu karine, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebilir.’’

Bu madde uyarınca, borçlunun alacaklarına zarar verme kastıyla yapmış olduğu işlemlerin  iptal edilebilmesi için;

  • Borçlunun malvarlığı, borçlarını ödemeye yetmemelidir.
  • Borçlu, alacaklılarına zarar verme (mal kaçırma) kastı ile üçüncü kişilerle işlemde bulunmuş olmalıdır.
  • Borçlunun işlemde bulunduğu üçüncü kişiler kötü niyetli olmalıdır.

 

TASARRUFUN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE

Tasarrufun iptali davalarında genel dava açma süresi ise İcra İflas Kanunu’nun 284. Maddesinde düzenlenmiştir.

Madde 284 –

İptal davası hakkı, batıl tasarrufun vukuu tarihinden itibaren beş sene geçmekle düşer.

Madde gereği Tasarrufun iptali davası iptali istenen hukuki işlemin yapıldığı tarih itibariyle 5 yıl içinde açılmalıdır. Bu süre  ; hak düşürücü süre niteliğinde olduğundan davalı tarafından ileri sürülmemiş dahi olsa  hakim tarafından kendiliğinden araştırılır. Hakim tarafından davanın  süresinde açılmamış  olduğunun tespiti halinde ise dava süresinde açılmadığı için reddedilir.

VEKALET ÜCRETİ

Tasarrufun iptali davalarında vekalet ücreti dava konusu şeyin değeri üzerinden nispi tarifeye göre  belirlenir. Burada önemli olan nokta tasarrufun iptali davalarında  takibe konu alacak ile  tasarrufun değerinden hangisi az ise o miktar esas alınmak suretiyle vekalet ücretine hükmedilir.

 

 Tasarrufun iptali davaları ile muvazaaya dayalı tapu iptali davaları arasındaki farklar;

  • Muvazaaya dayalı tapu iptali davaları genel hükümlere göre açılırken, tasarrufun iptali davası özel hükümlere göre açılır
  • İcra İflas Kanunu’nun maddesinde belirtilen  tasarrufun iptali davası borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarruf işlemlerinin  geçersiz sayılması  için açılırken, Muvazaaya dayalı açılmış bulunan tapu iptali davalarında  yapılmış olan işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar.
  • Tasarrufun iptali davalarında davacı tarafından  icra takibi yapılması  ve  borçlu hakkında kesin veya geçici aciz belgesi alınması zorunluyken;  Muvazaaya dayalı tapu iptali davası açabilmek için icra takibi yapılmasına  ve  aciz belgesi alınmasına gerek yoktur.
  • Tasarrufun iptali davası açılabilmesi için tasarruf işleminin gerçekleştiği tarih itibariyle   5 yıllık hak düşürücü süre varken Muvazaaya dayalı tapu iptali davaları  hak düşürücü süreye tabi değildir.