Genel Olarak
İcra ve İflas Hukuku, alacaklıya, borçlunun borcunu yerine getirmemesi halinde alacağın icra dairesi vasıtasıyla tahsili imkanı tanımıştır. Buna karşın borçlu ve alacaklının anlaşması durumunda borcun taksitle ödenmesi mümkündür. Borcun taksitle ödenmesi için ise tarafların taahhüt yapması ve bu taahhüdün belli şartları taşıması gerekir. Bu sözleşme İİK m. 111’e dayanır. Bu sözleşme sonucu borçlu taksitler halinde borcunu ödemeyi taahhüt eder. Sözleşmeye aykırılık durumunda ise tazyik hapsi söz konusu olur. Söz konusu İİK m. 111 metni ise şu şekildedir;
“Borçlu alacaklının satış talebinden evvel borcunu muntazam taksitlerle ödemeği taahüt eder ve birinci taksiti de derhal verirse icra muamelesi durur.
Şukadar ki borçlunun kafi miktar malı haczedilmiş bulunması ve her taksitin borcun dörtte biri miktarından aşağı olmaması ve nihayet aydan aya verilmesi ve müddetin üç aydan fazla olmaması şarttır.
Borçlu ile alacaklının borcun taksitlendirilmesi için icra dairesinde yapacakları sözleşme veya sözleşmelerin devamı süresince 106 ve 150/e maddelerindeki süreler işlemez. Ancak bu sözleşme veya sözleşmelerin toplam süresinin on yılı aşması hâlinde, aştığı tarihten itibaren süreler kaldığı yerden işlemeye başlar.
Taksitlerden biri zamanında verilmezse icra muamelesi ve süreler kaldığı yerden devam eder.”
Bu taksitin istenmesinde ise hacizden önce taksitle ödeme ve hacizden sonra taksitle ödeme şeklinde ikili bir ayrım yapılmaktadır.
Hacizden Önce Taksitle Ödeme
Normal şartlarda kanunda hacizden önce taksite ilişkin hüküm mevcut değildir. Ancak İİK 78/II ve ceza hükmü olan 340. maddeden bu sonuç çıkmaktadır. Uygulamada da durum böyledir.
Bu uygulamaya göre borçlu ile alacaklı hacizden önce bir sözleşme yapabilir. Tarafların teklifi ve rızası üzerine yapılır. Hacze gidildiği sırada ya da hacze gidilmeden önce borçlunun talebi üzerine yapılabilir.
Haciz sırasında borçlu taksitle ödeme teklifinde bulununca alacaklının bu teklifi kabul etmesi halinde, haciz yapan icra müdürü borçlunun taksitle ödeme teklifini ve şartlarını, alacaklının bu teklifi kabul ettiğini haciz tutanağına geçirir ve tutanağın altını borçlu, alacaklı ve icra müdürü imzalar. Bu aşamada alacaklının haciz talebini geri almış olduğu anlamına gelir ve bu nedenle borçlunun malları haczedilemez. Ancak uygulamada hacze icra müdürleri çıkmamaktadır. Dolayısıyla taahhüt icra memuru huzurunda yapılmaktadır. Bu konuda yaşanan sıkıntılar da göz önüne alındığında taahhüt için icra dairesine gidip müdür huzurunda yapılmasının talep edilmesi taahhüdün geçerliliği için elzemdir. Zira müdür huzurunda yapılması taahhüdün geçerlilik şartlarındandır.
Bu yol dışında ayrıca borçlu icra dairesine taksitle ödeme için başvurabilir. Borçlu alacaklıyla anlaşarak ya da talebinin alacaklıya bir muhtıra ile tebliği sonucu gelen kabul ile bir sözleşme yapabilir.
Bu sözleşmenin ödeme şartlarının 111. maddeye uygun olma şartı yoktur. Ancak taksit sayısının ve taksit miktarının belirli olması gerekir. Yine taksit ödeme tarihleri de belli olmalıdır. Bunların olmaması durumunda İİK. 340. Madde hükümlerine göre cezalandırma mümkün olmaz.
Sonuç olarak alacaklı ile borçlu arasında hacizden önce bir taksit anlaşması yapılmasıyla icra takibi durur. Borçlu anlaşmada belirtildiği tarihlerde taksitleri icra dairesine ödediği müddetçe borçlunun malları haczedilemez. Sözleşmesinin devamı sırasında İİK.106. madde ve rehinin paraya çevrilmesi süresine ilişkin İİK. 150/e maddelerdeki satış isteme süreleri işlemez (m.111/III). Ancak sözleşmenin toplam süresinin on yılı aşması durumunda, aştığı tarihten itibaren süreler kaldığı yerden işlemeye başlar (m.111/III). Borçlu taksitlerden birini ödemezse, alacaklı, borcun tamamı için borçlunun mallarının haczini talep edebilir. Borçlunun bir taksiti zamanında ödememesinin makul bir mazerete dayanmaması halinde, alacaklı, borçlunun İİK.340. maddeye göre cezalandırılmasını talep edebilir.
Hacizden Sonra Taksitle Ödeme
Hacizden sonraki aşamada taksitlendirme için İİK 111. maddedeki şartlar aranır. Bu şartların mevcut olması durumunda ise alacaklının rızasına gerek yoktur. Ancak yapılmak istenen sözleşme kanun maddesindeki şartları taşımıyorsa hacizden önce yapılan taahhüt gibi iki tarafın rızasıyla yapılır.
Hacizden sonra taksitlendirme için İİK 111. maddeye göre, alacaklının satış talebinden önce teklifin yapılması durumunda düzenli taksitlerle ödemenin taahhüt edilmiş olması gerekir. Teklifin satış talebinden sonra yapılması durumunda alacaklı bağlayan bir durum yoktur. Zira burada alacaklının kabulüne gerek yoktur. Ayrıca borçlunun yeteri kadar malının haczedilmiş olması gerekir. Malvarlığının alacaklının alacağını karşılamaya yetmemesi durumunda 111. Maddeye göre yapılmış bir tekliften söz edilemez. Son olarak her taksitin borcun dörtte birinden aşağı olmaması, ilk taksitin derhal ödenmiş olması ve kalan taksitlerin de en geç aydan aya ödenmek kaydıyla ödeme süresinin üç aydan fazla olmaması şarttır.
Netice itibariyle borçlunun 111. maddedeki şartlara uygun ödeme taahhüdü üzerine, alacaklının kabulüne gerek kalmadan icra takibi durur, icra dairesi borçlunun hacizli mallarını satamaz. Borçlu, taahhüt ettiği taksitlerden birini zamanında ödemezse icra takibi kalan borcun tamamı için kaldığı yerden devam eder.
Borçlunun hacizden sonra yaptığı taksitle ödeme taahhüdü ilgili maddedeki şartlara uygun değilse icra takibi durmaz. Ancak şartlara uygun olmayan bu teklifin alacaklı tarafından kabul edilmesi halinde alacaklı ile borçlu arasında bir taksit sözleşmesi yapılmış olur.
Yine burada da borçlu geçerli bir sebep olmaksızın taksitlerden birini ödememesi durumunda İİK 340. Maddeye göre sorumlu olur.
Sözleşmenin İçeriği
İcra dairesinde yapılan taahhütlerin geçerliliği için içerikte bulunması gereken birçok unsur mevcuttur. Bu sözleşmeler de genellikle içerikleri sebebiyle iptal edilmektedir. Dolayısıyla özellikle alacaklı için bu sözleşmelerin içeriği oldukça önemlidir.
Yapılan taahhütlerde öncelikle tüm alacak ve masraf kalemleri detaylıca yazılmalıdır. Borcun aslı, işlemiş faiz, vekalet harcı, posta gideri, dosya gideri, baro pulu, peşin harç, tahsil harcı, vekalet ücreti, takip tarihinden sözleşmeye kadar işlemiş faiz, taahhüt tarihinden son taksit anına kadar işleyecek olan faiz gibi birçok kalem detaylandırılarak dosya hesabı çıkarılmalıdır.
Sözleşmede ayrıca takip tarihinden sözleşme tarihine kadar işlemiş faiz ve sözleşme anından son taksit anına kadar işlemiş faiz olarak ayrı olarak yazılmalıdır. Sözleşme anından son taksit anına kadar işleyecek faizden feragat söz konusuysa bunun açık açık yazılması gerekmektedir.
Yargıtay 11. CD. 2013/11074 E. 2013/8061 K.;
“…sanıkların ödeme taahhüdünü içeren 20/01/2011 taahhüt tutanağında; borçlu tarafından ödenmesi gereken tahsil harcının gösterilmediği gibi, “ödeme tarihlerine göre işleyecek faiz borcu, fazlaya ilişkin haklar bakidir.” şeklindeki metinde gözönüne alındığında, ödeme taahhüdünde belirsizlik bulunduğu, bu nedenlerden dolayı ödenecek toplam borç miktarının bütün fer’ileri ile birlikte hesaplanıp açıkça gösterilmemiş olması karşısında sanıkların taahhüdünün hukuken geçersiz bulunduğu anlaşılmakla, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Yargıtay 11. CD. 2014/2326 E. 2014/2512 K.;
“Sanığın taahhüdünü içeren 03/02/2011 tarihli tutanakta ödenmesi gerekli toplam borç miktarının tüm fer’ileri ile birlikte hesaplanıp açıkça gösterilmesi gerektiği, takip masrafları ile taahhüt tarihine kadar işlemiş faiz alacağının taahhütte açıkça yer almadığı gibi bunlardan feragat edildiğine dair alacaklı vekilinin beyanının da olmadığı, dolayısıyla söz konusu taahhütün hukuken geçersiz olduğu ve sanığa isnat edilen suçun oluşmadığı nazara alınmadan, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması istenilmiş olmakla, Dairemize gönderilen dosya incelenerek gereği görüşüldü:
İncelenen dosya içeriğine, kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, …6. İcra Ceza Mahkemesinin 14.06.2012 gün ve 2012/70 Değişik İş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,..”
Yargıtay kararlarında görüldüğü gibi alacak dışında masraf kalemlerinin tek tek yazılması oldukça önemlidir. Bu sebeple taahhütte herhangi bir belirsizliğin bulunmaması ve tüm kalemlerin açıkça gösterilmiş olması şarttır.
Yazımızda daha önce bu taahhüdün icra müdürü huzurunda yapılması gerektiğinden söz ettik. Ayrıca icra müdürlerinin talep ettiği bir diğer husus da taahhüde ilişkin damga vergisidir. Bu konuya ilişkin olarak ise Gelir İdaresi Başkanlığı 25/10/2018 tarihli icra dairelerine ibraz edilen kağıtların vergilendirilmesi konulu yazıda;
“Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, özelge talep formu ekinde yer alan … esas sayılı “Taahhütname Tutanağı” başlıklı kağıt ile …, … esas sayılı kağıtların incelenmesinden, borçlunun borcunu ödemeyi taahhüt ettiğine, alacaklı vekilinin de borçlunun ödeme taahhüdünü ve miktarını kabul ettiğine ilişkin hükümler içerdiği, icra müdürü ile borçlu ve alacaklı vekili arasında düzenlendiği anlaşılmış olup, mahiyeti itibarıyla taahhütname olan ve belli parayı ihtiva eden söz konusu kağıtların 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-1 fıkrası uyarınca bir nüsha üzerinden nispi damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.”
İcra müdürleri de bu sebepten dolayı yapılan taahhütler ile beraber damga vergisinin yatırılmış olması şartını aramaktadırlar. Dolayısıyla bu vergi kaleminin de yatırılması sözleşmenin geçerlilik şartlarından biridir.
Taahhüdü İhlal Suçu
Yapılan taahhütte belirtilen tarihlerde borçlu ödeme yapmazsa alacaklı icra ceza mahkemesinde taahhüdü ihlal davası açabilir. Bunun için öncelikle arada geçerli bir sözleşmenin olması ve ödemenin de geçerli bir neden olmadan yapılmaması gerekir. Buna ilişkin yasal düzenleme ise İİK 340. Maddede yapılmıştır. Madde metninde;
“111 inci madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez.” Denmiştir.
Yasada da görüldüğü gibi ödeme yeniden kesilirse, borçlu hakkında yeni bir şikayet davası açılabilir ve tazyik hapsine karar verilebilir. Ancak her durumda ceza üç aydan fazla verilemez. Dikkat edilmesi gereken nokta ise borçlunun hapis yatmasıyla şikayete konu miktar ya da dosya borcu silinmez, bir de üstüne ceza çıkan davadan alacaklı tarafa hükmedilen vekalet ücretini ödemekle yükümlü olur.
Son olarak taahhüdü ihlal suçunda hukukumuzda özellikle borçlu lehine kararlar verildiğini belirtmek gerekir. Mahkemeler uygulamada taahhüdün geçerli sayılması için gerekli tüm şartları ince eleyerek araştırmaktadır. Özellikle anayasanın 38. Maddesinde belirtilen “Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz” hükmü gereği alacaklının da menfaatleri maalesef göz ardı edilmektedir. Bu sebeple taahhüt hazırlanırken yazıda belirtilen hususlara dikkat edilmeli ve bu işin uzmanlarından destek alınmalıdır.